1976 yılında gerçekleşen Alman Grand Prix yarışında Niki Lauda’nın kullandığı Ferrari ikinci round’un sonunda yaşadığı bir sorun nedeniyle yarış dışı kalır ve birincilik ezeli rakibi James Hunt’a gider. Bu kaza sonrasında Lauda yaralanır; aradan geçen altı haftanın ardından olağan hırsı ve öfkesiyle pistlere geri döner. İki yarışçı arasında italyan Grand Prix’i ile başlayan mücadele diğer yarışlarda katlanarak devam eder. Hedef dünya şampiyonluğudur… Avusturyalı F1 yarışcısı Niki Lauda ve İngiliz rakibi James Hunt arasındaki dillere destan rekabeti konu alan film, Formula 1′in altın döneminde, 1970′lerde geçiyor. A Beautiful Mind filminin Oscar ödüllü yönetmeni Ron Howard’ın yönettiği filmin başrollerini Daniel Brühl ve Chris Hemsworth paylaşıyor.

İzleyici Görüşü
Film ile ilgili geçtiğimiz hafta filmin galasına katılan F1 sunucusu, yorumcusu, belki de ülkenin bu konudaki en iyisi Serhan Acar’ın yorumuyla görüşlerime başlamak istiyorum.

“Sadece bizim gibi piston kafalı yarış fanlarının gideceği bir belgesel değil, akıcı bir film olmuş. Kız arkadaşınızla gidebilirsiniz..” ~ Serhan Acar

Sıradan bir F1 belgeseli olmamış, Hollywood’un ince dokunuşlarıyla bir şahesere dönüşmüş adeta. Filmde efsane 76 sezonundaki Hunt-Lauda rekabeti ele alınıyor. Tabi bu noktaya gelene dek bu iki pilotun F3 serisinden buralara nasıl geldikleri ve daha o serilerde iken büyük bir rekabetin içinde oldukları anlatılıyor.
Gerçek bir hikayeden alıntılanmasıyla herkesin gideceği ancak bir motosporu tutkununun ise kesinlikle kaçırmaması gereken bir film Rush . Günümüz ile 40 yıl öncesini gayet iyi mukayese edebileceğimiz, o zamanın şartlarında yarışmanın, yarış kazanmanın belki de hayatta kalmanın hikayesini anlatıyor bu film.
Ben sözü daha fazla uzatmıyor, sizleri fragmanla baş başa bırakıyor ve en kısa zamanda beyaz perde de izlemenizi öneriyorum



Twitter.com/hmzsnmz_

Leave a Reply